Ímana Kurulan Tuzak


Istanbul Beyoglu'nda 1998 ya da '99 (tarih tam hatirimda degil) basimdan
geçen bir hadiseyi sizlerle paylasmak istiyorum:

Yer Bogaziçi Elektrik binasinin da bulundugu Beyoglu'nun arka
sokaklarindan birinde yasanmistir.Görev geregi hanehalklari ile istihdam ve
isgücü konulu bir çalisma için laptop ortaminda veri topluyoruz.
Sorumlulugumda olan haneleri birbir ziyaret ederken bir çok azinlik ve
gayrimüslim ailelerle de tanistim. Bu arada birini hiç unutmadim ve
unutmayacagim. Adi Mürside Birsen Dilbaz , yasi 60 civarinda ama dinç ve
zeki görünümlü bir bayan. Fransiz asilli hristiyan oldugunu ögreniyorum.
Buraya kadar hersey dogal. Asil simdi bakin sürec nasil isliyor:
Bu hanim ben henüz çalismayla ilgili sorularimi bitirmeden öylesine kibar ve yumusak
bir ses tonuyla "sevgi" kavrami agirlikli bir konusma ile isime ara
verdirtti. Ben de yasina hürmeten sustum {(kadin benden 30 sene önce gelmis
dünyaya:)}. Ama biz de azin kur'asi degiliyiz sözün nereye gelecegini
tahminde gecikmedim ama nereye kadar gidecegini anlamak için sustum ve
dinliyorum. Kadin benim tavrimdan cesaret alip öyle açildi öyle açildi sözü
getirdi (düsündügüm gibi) dine dayadi. Zaten bende bunu bekliyor idim.
"Yahova Sahidi" oldugunu ve dünya üzerinde yaptiklari uluslararasi
çalismalardan sözedip bunlari özetleyen brosürler sundu. Kirmadim onlarida
aldim (evden çikinca nasil olsa müsait bir çöp bidonu bulurum diye
düsünerek). Yahu biz sustukça kadinin kendine güveni artmis olacak, kalkti
"tefsir" diye bir kitap çikardi. Ben merakla ve sessiz bir sekilde izlemeye
devam ediyorum. Derken basladi besmele ve ihlasi serif'in yorumuna.
Aman Allahim(c.c.) o ne hezeyan müstesriklerin eseri oldugu belli olan o kitap
tamamen kelime oyunlarina dayali bir küfür malzemesi ve her müslümanin
içinden kolay çikmayacagi bir felsefe çamuru. Artik konusmanin vakti geldi
deyip önce güzellikle tefsirin ve yaklasimin ilmi esaslardan yoksun bir
büyük yanlis oldugunu (sahip oldugum mevcutlarim ile) gayet sakin ve emin
vaziyette dile getirdim.Kadin benim suskunlugum arkasinda beklemedigi
futursuz cevaba acayip bozuldu ve "sözümü kesme" diye bi anda parlayiverdi.
Tabi mevzu "Yüce Dinim" olunca ben de celale bürünüp " belki kendi dininizi
methetmeniniz dogaldir ama benim dinim hakkinda ileri geri konusamazsiniz, asil siz susun ve açiklamami dinleyin "
dedim.
Ama ne mümkün kadin tam bir çenebaz. "Hayir sen gerçek islami bilmiyorsun beni dinle" deme cüretini de gösterince tepem atti
"Dinimi bir yahova sahidinden ögrenecek degilim haddinizi bilin, buna ne yetkiniz ne de hakkiniz yok " dedim.
Bu arada hem burasi Müslüman bir ülke ve bu yaptiginiz yasal olmayan bir çalisma diye de gözdagi vermeyi ihmal etmedim.
Bayagi sesimizi yükseltmistik ki o sirada kapi açildi, gelen bay, kardesi imis 40-45 yaslarinda.
O da vaziyeti anlamis olacak hiç bir sey sormadan öbür odaya gitti.
Neyse ben ortamin yumusamasindan istifade edip görevim olan isimi bitirdim.
Kapidan çikarken o yasli kurnaza bir oyun oynayayim diye düsünüp kapidan çikarken
"Hadi hosçakalin, Allah size hidayet versin" dedim
o da bu bir an'lik dilegime "Amin" deyiverdi.
Sonra ayilip "aa ben zaten hidayetteyim" filan diye toparlamaya çalisti ama
hamdolsun o yasli kurnazi süpürgeden atlattim.

Sonra diger komsularla yaptigim mülakat sirasinda bu kadinin son derece
faal bir misyoner oldugunu ve mahallede bir konsumatris olan 2-3 çocuklu dul
müslüman bacimizin dinden dönmesine sebep oldugunu ögrendigimde içim yandi.
O tatli dil ve güleryüzün, sevgi sözleri dolu konusmanin arkasinda ne igrenç
bir emel oldugunu yasayarak görmüs oldum. Sanirim o da bir parça baltanin
agzina zarar verdigini farketmistir.


Sinanüddin