ÜC ÖGÜT
Adamin biri bir tuzak kurarak bir kus yakaladi, avucuna aldi.
Kus dile gelip ona söyle dedi:
- Ey avci! Sen bunca zamandir nice koyunlar, sigirlar yedin doymadin da
benim iki dirhemlik etimle mi doyacaksin?
Beni saliver de sana üc ögüt vereyim.
Bu ögütlerden birini avucunda, ikincisini su karsiki damin üzerinde, ücüncüsünü de agacta söyleyecegim.
Bu ögütlerimden cok faydalanacaksin.
Avci razi olup:
- Peki, dedi.
Kus ilk ögüdü icin:
- Kim söylerse söylesin muhal, yani olmayacak seye inanma, dedi
Avci ikinci ögüdünü dinlemek icin kusu saliverdi. Kus ucup dama kondu. Ikinci ögüdünü söyledi.
- Gecmis, gitmis seyler icin üzülme, gam cekme, pismanlikla vekit gecirme,
icinde bulundugun zamani degerlendirmesini bil.
Sonra kus sunu ilâve etti:
- Ey avci benim karnimda on dirhemlik paha bicilmez bir inci vardi.
Seni ve senden sonrakileri de ihya ederdi. Fakat sen gaflet ettin, beni biraktin.
Böylelikle inciyi kacirdin.
Avci kustan bu sözü isitince:
- AH! ne yaptim, ne ettim de kusu biraktim, diye dövünüp aglamaya basladi
O zaman kus dedi ki:
- Yahu sen ne aptal adammissin. Ne bagirip cagiriyorsun? Ben sana ögüt
vermedimmi? Gecmis gitmis seyler icin üzülme, gam cekme demedim mi? Olmayacak seyler icin
kim söylerse söylesin inanma demedim mi? Ben kendim üc dirhem gelmem, nasil olur da benim karnimda
on dirhemlik inci bulunur?
Avci aklini basina toplar ve kusa:
- Ey güzel kus, zeki kus simdi bana ücüncü ögüdünü de söyle
Kus damdan agaca kondu ve:
- ALLAH icin iki ögüdümü tuttun da ücüncüsü mü kaldi?
Bosuna vaktimi ziyan edemem.
Dedi, ve kanat cirpip uctu, gökyüzünde kaybolup gitti.
Avci arkasindan baka kaldi.