Şeytanın
Hileleri
Muhyiddîn-i
Arabî (ks)
İbn-i Abbas
(r.a) Hz.' inden naklen Muaz b, Cebel rivayet ediyor :
—Bir gün
Resullullah (s.a) ile beraberdik. Ansardan birinin evinde toplanmıştık.. Tam
bir cemaat olmuştuk. Sohbete dalmıştık.
Bu arada,
dışarıdan bir ses geldi :
—Ev
sahibi..... içerdekiler... Eve girmem için bana izin verir misiniz? Benim
sizden bir dileğim var.
Bunun üzerine
, herkes Resullullah (s.a)efendimizin yüzüne bakmaya başladı. Orda ve her zaman
büyük oydu... İzin ondan çıkacaktı.
Resullullah
(s.a) Efendimiz, duruma vakıf oldu ve :
— << Bu
seslenen kimdir bilir misiniz?>>
Buyurdu....
Biz hep birden şöyle dedik :
— En iyi bilen ALLAH ve Resuludur.
Bunun üzerine
Resullullah (s.a) Efendimiz :
— << O, lain iblistir. –Şeytandır– Allah'ın laneti onun
üzerine olsun....>>
Buyurunca;
hemen Hz. Ömer :
— Ya
Resullullah , bana izin veriniz onu öldüreyim.
Dedi.... Resullullah
(s.a) Efendimiz bu izni vermedi; şöyle buyurdu:
— <<
Dur ya Ömer , biliyomusun ki; ona belli bir vakte kadar mühlet verilmiştir...
Öldürmeyi bırak.>>
Sonra şöyle buyurdu:
—<<Kapıyı
ona açın gelsin... O buraya gelmek için emir almıştır. Diyeceklerini anlamaya
çalışınız. Size anlatacaklarını iyi dinleyiniz.>>
* * *
Bundan
sonrasını ondan dinleyelim ; yani Ravi' den. Şöyle anlattı :
Bir ihtiyar. Şaşı. Aynı zamanda köse.
Çenesinde altı veya yedi kadar kıl sallanıyor. At kılı gibi. Gözleri yukarı
doğru açılmış. Kafası, büyük bir fil kafası gibi. Dudakları da, bir manda
dudağına benziyordu.
Sonra, şöyle bir selam verdi ;
Onun bu selamına Resullullah (s.a) Efendimiz şu mukabelede bulundu
;
Sonra şöyle buyurdu :
Şeytan şöyle anlattı ;
Resullullah (s.a) Efendimiz sordu ;
İşte ... böyle ; ya Muhammed , o emir üzerine sana geldim.
Arzu ettiğini bana sor . Şayet bana sorduklarına doğru cevap
vermezsem ;düşmanlarım benimle eğlenecek. Şu muhakkak ki , düşmanlarımın
eğlencesi olmaktan daha zor bir şey yoktur.
* * *
Bundan sona Resullullah (s.a.) Efendimiz şöyle
sordu :
— << Madem ki , sözlerinde doğru
olacaksın. O halde bana anlat : Halk arasında en çok sevmediğin kimdir ?
>>
Şeytan şu cevabı verdi :
Resullullah (s.a.) Efendimiz sordu :
Şeytan anlattı :
Bundan sonra , sual cevap aşağıdaki şekilde
devam etti. Resullullah (s.a.) Efendimiz sordu ; şeytan anlattı :
— Ya Muhammed , ihtiyacını kendi gibi birine
açmaz. Her kim ihtiyacını kendi gibi birine üç gün üst üste anlatırsa, Allah
onu sabredenlerden yazmaz. Sabırlı kimselerin işi buna benzemez. Hasılı , onun
sabrını ; halinden , tavrından ve şikayet etmeyişinden anlarım.
— Onu görürsem ki , aldığını helal yoldan
alıyor ve mahalline harcıyor. Bilirim ki : şükreden bir zengindir.
* * *
Resullullah (s.a.) Efendimiz bu defa mevzuu
değiştirdi ve ona başka bir sual sordu :
— Ha, işte.. o zaman halim pek yaman olur.
Sanki sadaka veren , bir testere alır eline ve beni ikiye böler.
Resullullah (s.a.) Efendimiz sebebini sordu :
Bunun üzerine iblis :
Dedikten sonra anlatmaya başladı :
1 - Allah-ü Teala, sadaka verenin malına bereket ihsan eyler.
2 - O , sadaka veren kimseyi halkına sevdirir.
3 - Allah-ü Teala, onun verdiği sadakayı , cehennemle arasında bir
perde yapar.
4 - Allah-ü Teala, belayı sıkıntıyı ve ahları ondan defeder.
* * *
Bundan sonra Resullullah (s.a.) Efendimiz
ashabı hakkında bazı sorular sordu :
İblis ise şu cevabı verdi :
İblis ona da şu cevabı verdi :
İblis onun için de şöyle dedi :
— Ah onun elinden bir kurtulsam... O, kendi
başına kalsa ; ben kendi başıma kalsam... O beni bıraksa....ben de onu bıraksam
.. Ben onu bırakırım ama o beni bırakmaz.
Resullullah (s.a.) Efendimiz , yukarıdaki
soruları sorduktan ve şeytanın verdiği cevaplar kısmen bittikten sonra , şöyle
buyurdu :
Resullullah (s.a.) Efendimiz ' in o cümlesini duyan lain iblis
şöyle dedi :
— Heyhat, heyhat... Ümmetin saadeti nerede ?
Ben , o belli vakte kadar diri kaldıkça, sen ümmetin için nasıl ferah duyarsın
?..
Ben , onların kan mecralarına girerim.
Etlerine karışırım. Ama onalr , benim bu halimi göremez ve bilemezler. Beni
yaradan ve baas gününe kadar bana mühlet veren Allah'a yemin ederim ki: Onların
tümünü azdırırım. Cahillerini ve alimlerini ... Ümmilerini ve okumuşlarını ...
Facirlerini ve abidlerini ... Hasılı, bunların hiçbiri elimden kurtulamaz.
Fakat , Allah'ın halis kullarını ... Evet, bunları azdıramam.
Bunun üzerine Resullullah (s.a.) Efendimiz
sordu :
Bu suale İblis şu cevabı verdi :
—Bilmez misin ? ya Muhammed , bir kimse ki ,
dirhemini ve dinarını sever ... O Allah için bir ihlasa sahip değildir. Bir
kimseyi görürsem ki ; dirhemini dinarını sevmez ; övülmekten, medhedilmekten
hoşlanmaz.. bilirim ki o : ihlâs sahibidir... Hemen onu bırakır kaçarım.
Bir kul malı ve övülmeyi sevdiği süre , kalbi
de dünya arzularına bağlı kaldığı müddet , o size vasfını yaptığım kimseler
arasında bana en çok itaat edendir. Bilmez misin ki : mal sevgisi , büyük
günahların en büyüğüdür. Bilmez misin ki ya Muhammed , baş olma sevgisi yine
büyük günahların en büyükleri arasındadır.
İblis anlatmaya devam etti :
—Ya Muhammed , bilmez misin ? ... Benim yetmiş
bin tane çocuğum var. Bunların her birini bir başka yere tayin etmişimdir.
Sonra ... o her çocuğumla birlikte yine yetmiş bin tane şeytan vardır.
Onların bir kısmını ulemaya gönderdim.
Bir kısmını gençlere yolladım.
Bir kısmını da meşayihe saldım.
Bir kısmını da ihtiyar kadınlara musallat
ettim.
Gençlere gelince , aramızda hiçbir anlaşmazlık
yoktur. Onlarla gayet iyi geçiniriz.
Çocuklara gelince ... Onlarla da , bizimkiler
istedikleri gibi birlikte oynarlar.
Bizimkilerin bir kısmını da abidlerin başına
dert ettim. Bir kısmını da zahidlerin.
Onlar bunların yanına girer.; halden hale
sokarlar. Bir tepeden öbürüne ... hep dolaştırıp dururlar. Öyle bir hal alırlar
ki ; başlarlar, sebeplerden herhangi birine sövmeye...
İşte ... böylece , onlardan ihlası alırım.
Onlar bu halleri ile yaptıkları ibadeti, ihlassız yaparlar gayrı .. Ama , bu
hallerin farkında olmazlar.
İblis, bundan sonra , aldattığı bir rahibin
hikayesini anlatmaya geçti. Ve şöyle dedi :
— Bilmez misin ; ya Muhammed, Rahip Borsisa, tam
yetmiş yıl ihlas ile Allah 'a ibadet etti. Bu ibadetleri sonucunda ona öyle bir
hal ihsan edilmişti ki ; Her dua ettiği hasta , duası ve bereketi ile şifâyap
oluyordu. Onun peşine takıldım. Zina etti. Katil oldu. Sonunda da küfre girdi.
Bu o kimsedir ki ; Allah-ü Teala aziz kitabında
, ona şöyle anlatır :
– Kafir ol ..
Dedi. Vakta ki o kafir oldu. : Bu defa ona
şöyle dedi :
* * *
İblis bundan sonra bazı kötü huylar üzerinde
durdu. Ve onların her birinden nasıl istifade ettiğini anlattı..
YALAN
— Bilmez misin ya Muhammed , yalan bendendir
ve ilk yalan söyleyen de benim. Her kim yalan söylerse ... o benim dostumdur.
Her kim yalan yere yemin ederse ... o da benim sevgilimdir. Bilmez misin ya Muhammed
, ben Adem'e ve Havva'ya yalan yere Allah adına and içtim.
Dedim... Bunu yaparım çünkü yalan yere yemin gönlümün
eğlencesidir.
GIYBET - KOĞUCULUK
— Gıybet ve koğuculuğa gelince .... Onlarda
benim meyvelerimdir ve şenliğimdir.
NİKAH ÜZERİNE YEMİN ETMEK
— Her kim talak üzerine yemin ederse ...
günahkar olacağından endişe edilir. İsterse bir defa olsun .. İsterse doğru şey
üzerine olsun. Her kim talakı ağzına alırsa .. taaa.. hakikati belli oluncaya
kadar karısı ona haram olur. Onlar bu halleri ile kıyamete kadar meydana
getirecekleri çocuklar hep zina çocuğu olur. Ağza alınan o talak kelimesi
yüzünden hepsi cehenneme girer.
NAMAZ
— Ya Muhammed , namazı an be an tehir edilince
... onu da anlatayım. O her ne zaman ki , namaza kalkamak ister; tutarım . ona
vesvese veririm. Derim ki : "Henüz vakti var. Sen de meşgulsün. Hele
şimdilik işine bak. Sonra kılarsın." Böylece o, vaktinin dışında namazını
kılar... Ve bu sebepten onun kıldığı namaz yüzüne atılır.
Şayet o kimse beni mağlup ederse .. ona insan
şeytanlarından birini yollarım... Böylece onu vaktinde namaz kılmaktan
alıkoyar. O, bunda da beni mağlup ederse .. bu sefer onun hesabını namazında
görmeye bakarım. O namazın içinde iken ;
Derim... O da bakar ... O ki böyle yaptı... Yüzünü okşar alnından
öperim. Bundan sonra ona :
Derim ve böylece onun huzurunu bozarım. Sende
bilirsin ki ya Muhammed, her kim namazda , sağa ve sola çokça bakarsa, başka
şeyler düşünürse, namazından gafil olursa Allah onun namazını kabul etmez.
Bunda da ona mağlup olursam yalnız başına namaz kıldığında yanına giderim. Ve
ona ; çabuk çabuk kılmasını emrederim. O da , başlar; namazını çabuk çabuk
kılmaya. Tıpkı horozun , gagası ile yerden birşeyler topladığı gibi.
Bu işi yaptırmakla da ona başarı kazanamazsam
bu sefer , cemaatle namaz kılarken onun yanına varırım. Orada başına bir gem
takarım. Başını imamdan evvel secdeden ve rükü'dan kaldırırım. İmamdan evvel de
secde ve rüku yaptırırım. İşte o böyle yaptığı için , kıyamet günü , Allah onun
başını eşek başına çevirir.
O kimse bunda da beni yener ise, bu defa ona
namazda parmaklarını çıtlatmasını emrederim. Böylece o beni tesbih edenlerden
olur. Ama bu işi ona namaz içinde yaptırmaya muvaffak olursam.
Bunda da mağlup olursam , bu sefer ona tekrar
giderim. Namaz içinde iken burnuna üflerim. Ben üfleyince , o esnemeye başlar.
Şayet o, bu esneme esnasında elini ağzına kapamazsa onun içine küçük bir şeytan
girer , dünya hırsını ve dünyevi bağlarını çoğaltır. İşte bundan sonra o kimse
, hep bize itaat eder. Sözümüzü dinler. Dediklerimizi yapar.
* * *
Şeytan bundan sonra konuşmasına devam etti :
— Sen ümmetin hangisi için ferah duyarsın ki ?
Ben onlara ne tuzaklar kurarım... ne tuzaklar. Miskinlerine , çaresizlerine ve
zavallılarına giderim. Namazı bırakmalarını emrederim. Ve onlara derim ki :
Sonra hastalara giderim :
—"Namaz kılmayı bırak " derim çünkü
Allah-ü Teala : << hastalara zorluk yok.....>> (24/61) buyurdu. İyi
olduğun zaman kılarsın. Ve böylece o, namazını bırakır. Hatta küfre de
gidebilir. Şayet o, hastalığında namazı terkederek ölüp giderse, Allah'ın
huzuruna çıkarken, Allah-ü Teala'yı öfkeli bulur.
Sonra şöyle dedi :
— Ya Muhammed , eğer bu sözlerime yalan
kattımsa , beni akrep soksun. Sonra.... Eğer yalan varsa .. Allah 'tan dile
beni kül eylesin.
* * *
İblis bundan sonra konuşmalarına devam etti ve
şöyle dedi :
— Ya Muhammed , sen ümmetin için ferah mı
duyuyorsun ? Halbuki ben onların altıda birini dininden çıkardım.
* * *
Bundan sonra Resullullah (s.a.) Efendimiz ona
, yani İblis'e aşağıdaki şekilde kısa kısa bazı sorular sordu. O da bunlara
cevap verdi :
* * *
* * *
Resullullah (s.a.) Efendimiz tekrar bir başka
mevzua geçti ve şöyle sordu :
— << Peki , sam yeli estiği zaman ve
ortalığı sıcaklık bastığı zaman çocuklarını nerede gölgelendirirsin ? >>
Resullullah (s.a.) Efendimiz bundan sonra , bir başka bir mevzuu
sordu. İblis de cevap verdi .
<< Onlara ortak ol... Mallarına ve çocuklarına . Onlara vaad
et. Halbuki şeytan onlara gurur vaad eder...>> (17/64) Ayet-i Celilesi
ile sabittir.
Her besmelesiz kesilen hayvan etinden yerim , faiz ve haram
karışan yemeklerden yerim. Şeytandan Allah'a sığınılmayan malın da ortağıyım.
Cinsi münasebet anında ; Allah'a şeytandan sığınmayan kimse ile
birlikte hanımı ile birleşirim. Ve o her birleşmeden hasıl olan çocuk , bize
itaat eder. Sözümüzü dinler.
Her kim hayvana binerken , helal yola gitmeyi değil de , aksini
isteyerek binerse , ben de onunla beraber binerim. Yol arkadaşı ve binek
arkadaşı olurum. Bu da Ayet-i Kerime ile sabittir. << Onlar üzerine
süvarilerinle , piyadelerinle yaygara çıkart..>> (17/64)
<< O kimseler ki ; mallarını boş yere
harcarlar... Onlar şeytanın kardeşleri olmuşlardır. >> (17/27)
Bir ara Resullullah (s.a.) Efendimiz şöyle
buyurdu :
<< Eğer söylediklerini, Allah'ın kitabındaki
ayetlerle ispat etmeseydin. Seni tastik etmezdim.>>
Bundan sonra İblis devam etti :
Bütün bu isteklerimi verdi .
Ve ben bu hallerimle iftihar ederim. Sonra
şunu da ekleyeyim ki ; benimle beraber olanlar , seninle beraber olanlardan daha
çoktur. İşte .. Böylece kıyamete kadar , Ademoğullarının ekserisi benimle
beraber olurlar. Bundan sonrasını İblis şöyle anlattı :
Benim bir oğlum vardır. Adı : ATEME 'dir. Bir
kul, yatsı namazını kılmadan uyursa gider ; onun kulağına bevleder. Eğer böyle
olmasaydı ; imkan yok , insanlar namazlarını eda etmeden uyuyamazlardı.
Benim bir oğlum daha vardır ki ; onun adı da
MÜTEKAZİ 'dir. Bunun vazifesi de ; yapılan gizli amelleri yaymaya çalışmaktır.
Mesela bir kul , gizli bir taat işlerse ve bu yaptığını da gizlemeye çalışırsa
MÜTEKAZİ onu dürter. En sonunda o gizli amelin yayılmasına ve açığa çıkarmaya
muvaffak olur. Böylece ; Allah-ü Teala onun yüz sevabından doksan dokuzunu imha
eder. Çünkü bir kulun yaptığı gizli bir amel için tam yüz sevap verilir.
Sonra, benim bir oğlum daha vardır . Onun adı
da KÜHAYL dir. Bunun işi de , insanların gözlerini sürmelemektir. Bilhassa,
ulema meclisinde ve hatip hutbe okurken. Bu sürme onların gözüne çekildi mi ,
uyuklamaya başlarlar. Ulemanın sözlerini işitmezler. Böylece hiç sevap
alamazlar.
Bundan sonra İblis şöyle anlattı :
— Hangi kadın olursa olsun .. Onun kalktığı
yere şeytan oturur. Sonra kadının kucağında mutlaka bir şeytan durur. Ve onu ,
bakanlara güzel gösterir. Sonra o kadına bazı emirler verir. Mesela :
Der .. o da , bu emri tutar. Elini , kolunu
açar, gösterir. Buından sonra , o kadının haya perdesini tırnakları ile yırtar.
İblis bundan sonra ; Resullullah (s.a.)
Efendimiz ' e kendi durumunu anlatmaya başladı :
—Ya Muhammed bir insanı delalete sürüklemek
için elimde bir imkan yoktur. Ben ancak vesvese veririm. Ve bir şeyi güzel
gösteririm. O kadar. Eğer delalete sürüklemek elimde olsaydı , yeryüzünde ;
<< Allah'tan
başka ilah yoktur ve Muhammed Allah'ın resülüdür. >>
diyen herkesi , oruç tutanı ve namaz kılanı
hiç bırakmazdım. Hepsini delalete düşürürdüm. Nasıl ki senin elinde de ,
hidayet nevinden bir şey yoktur. Sen ancak Allah'ın Resulusun. Ve tebliğe
memursun. Şayet hidayet elinde olsaydı, yeryüzünde tek kafir bırakmazdın. Sen
Allah'ın halkı üzerinde bir hüccetsin. Ben de kendisi için ezelde şekavey
yazılan kimselere sebebim. Said olan kimse , taa , ana karnında iken saiddir.
Şaki olan da , yine ana karnında iken şakidir. Saadet ehli kılan da Allah , Şekavet
ehli kılan da Allah .
Bundan sonra Resullullah (s.a.) Efendimiz şu
iki Ayet-i Kerimeyi okudu.
Bundan sonra Resullullah (s.a.) Efendimiz ,
İblise şöyle buyurdu :
<< Ya Ebamürre, acaba senin bir tevbe
etmen ve Allah' a dönmen mümkün değil mi ? Cennete girmene kefil olurum.
Bunun üzerine İblis şöyle dedi :
—Ya Resullullah , iş verilen hükme göre oldu.
Karar yazan kalem de kurudu. Kıyamete kadar olacak işler olacaktır. Seni
peygamberlerin efendisi kılan , cennetin ehlinin hatibi eyleyen ve seni halkı
içinden seçen ve halkı arasında bir gözde yapan, beni de şakilerin efendisi
kılan ve cehennem ehlinin hatibi eyleyen Allah'tır. Ve O, bütün eksik
sıfatlardan münezzehtir.
Ve İblis cümlelerini şöyle tamamladı :
Evvel , ahir , zahir, batın , alemlerin Rabbı
olan Allah' a hamd olsun.
Efendimiz Muhammet Nebiye Allah salat eylesin.
Keza onun âline de ashabına da ...Amin !