BAL HIKAYESÍ


Vakitlerden birinde gerçekten yaşanmış bir hikaye bu..
Zaten Anacığım, hep yaşanmış hikayeler anlatırdı.. Bilmezdi tabii hikayede geçenler kimlerdir..
Ben sonraları okudukça;aa bu İmam-ı Âzam’mış, bu Yunus’muş, şu Musa, bu Yusuf’muş diye, bildim hepsini ve çoğunu
değişik fonlarda okudum başka yerlerde ve hayran kaldım Anacığımın iz’ânına..
Allah merhametiyle kucaklasın O’nu..
Bir ömür + annesinin ömrü +yaşadığı zaman..
Binbir odalı bir sarayda imişiz de farkında değilmişiz...
Annem ve Annesi.. Ak saçlı, ak gönüllü filozoflarım benim...
İçinde binbir çeşit nakışlarla yavruları için saraylar inşâ eden, ak yürekli tüm annelere ve anne adaylarına binler selam!..

Evet mutlu bir aile yaşarmış vakitlerden birinde.. Bir tane de çocukları varmış.. Epey bir süredir bu aile
oğullarının sürekli bal yemesinden şikayetçilermiş.. Bir gün Hanım demiş ki;
-Al bu çocuğu falan Hocaya götür.. Nasihat etsin, okusun, dua etsin, bu böyle olmaz..
Adam razı olmuş ve oğluyla birlikte varıp anlatmışlar dertlerini, duası makbul pek muhterem O Hocaya..
O Gönül ehli, az hüzünlü ve buruk demiş ki;
-Siz şimdi götürün bu yavruyu, tam 40 gün sonra getirin..
Tabii adam şaşırmış çok, yâni edeceği bir dua, neden 40 gün bekletir ki diye düşünse de “hikmetinden suâl olunmaz” diyerek dönmüş..
Tam 40 gün sabırla beklemiş.. Tabii bu arada çocuk bal yemeye devam ediyormuş hırsla..
Varıp çalmışlar kapısını o mübareğin.. Buyur edilmişler.. Ve mütebessim nur yüzüyle gelmiş, çocuğun yüzünü
avuçları arasına almış, gözlerinin içine bakarak;
-Yavrum! Bundan sonra sakın fazla bal yeme!..
O kadar.....
E şimdi adam tam 40 gün beklemiş, zannediyor ki uzun bir seans(!) olacak fakat 1 cümleyle bitti.. Dayanamamış;
-Efendi Hazretleri, şu bir cümleyi deyivermek için mi bizi 40 gün beklettiniz.. O zaman söyleseydiniz ya..
Muhterem Zat;
-O zaman söyleseydim, TESİRİ OLMAZDI Kİ.. Çünkü ben senelerdir, hergün bir miktar bal yerim.. Kendim bal yerken,
başkasına “yeme” desem tesiri olur mu hiç duamın?..

Ve bilirim ki, vücûda giren her lokma can olur, kan olur.. Ve vücuttan tam olarak tasfiyesi 40 gün sürer..
İşte ben, bu 40 gün içinde hiç bal yemedim.. Ki, duam tesirli olsun..
Gerçekten... O kapıdan çıktıktan sonra çocuk bir daha bal yemez..
Bu kadardır o hikaye..
İlham:
Hani bilirsiniz; “Haram lokma yiyenin, içki içenin 40 gün duası kabul olmazmış”
-Bu hadis miydi şu anda tam kaynağını hatırlayamadım-
Hiç düşündünüz mü neden acaba?..
Vücûda giren her bir lokma kan olur, hücre olur, karaciğerde bir kısmı depo edilir..
- Lütfen arkadaşlar aramızda doktor varsa veya bu konuda geniş bilgisi olan bizi aydınlatsın ilmî olarak-
Evet diyelim bugün bir tane erik yedin, işye o erik, 40 gün sonra vücudundan çıkacak ancak..
İşte o yüzden haram bir lokma yiyenin kırk gün duası kabul olmuyor..
İlham:
Cenab-ı Hakk şöyle buyuruyor; “Yapmadıklarınızı niçin söylersiniz?..”
Demek ki tesiri yok..
O Resûlü hatırlayın.. Ayakları şişinceye kadar namaz kılan, her durumda her konumda hep en önde olan
O Canlar Cânanını... O öyleydi de ondan etrafında pervane olurdu canlar..
O öyleydi de onun için, tam 15 asır sonra bugün adı anılınca yüreğin titrer, burnunun direği sızlar..
Gözyaşların bile tanır O’nu..
“GÜL” denince O’nun kokusunu alır canlar.. Ve O öyle olduğu için, bugün; ateşler içindesin ama yanmıyorsun..
Evet; Yapmadıklarınızı niçin söylersiniz!..
Eskiden söylemez, yaparlarmış.. Bugünse hep söylüyoruz, yapmıyoruz..
Çok iyi bir hatip olsan, binlercesine hitap etsen, seni ağızları açık dinleseler...
Eğer sen gönlünü kuramamışsan ...
Gecelerde bir aydınlığın yoksa..
Kirpiklerin sağanaklarda ıslanmamışsa..
O’na adanmış sözlerin, işlerin ve hatta hayallerin yoksa....
Savunduklarının, söylediklerinin tatbikçisi değilsen,
Vallahi tesir etmez...
Sen, karşılığı cennet değil,
YALNIZ O’NUN RIZASI OLAN EMANETİNİ O’NA SATABİLMİŞSEN,
Merak etme!..
Konuşmasan da öyle tesirli olacaksın ki...
Yüreğinden vuracaksın insanları..
SEN YÜREKLER NASIL FETHEDİLİR SANIYORSUN Kİ.....

Monaroza