BAHANE



"Imkanim yoktu" deme.
Kendine dogruyu söyle. "Üsendim" de...
"Tembellik ettim" de...
"Canim istemedi" de...
"Yapmak içimden gelmedi" de...
Hiç degilse "yattim" de...
Ne dersen de, ama "imkanim yoktu" deme.
Unutma, iman en büyük imkandir. Imani olanin imkani
tükenmez. Hatta kimi
zaman "imkanim yoktu" demek "imanim yoktu" demeye bile
gelebilir.
Birileri önüne çikip söyle sorabilir: "Falancanin
imkani var, fakat
yapmiyor; nesi eksiktir dersin?"
O zaman diyecegin bir sey, verecegin bir cevap yoktur.



Imanin makarri olan yürek bitimsiz bir güç merkezidir.
Göz ferini, diz
dermanini, yumruk fermanini yürekten alir. Tipki
kaslara komuta eden
sinir
sistemi gibi. Basini dik tutan kaslarin degil, o kasa
komuta eden
beynindir.
Yumrugunu havaya kaldiran pazularin degil, o pazulara
komuta eden
beynindir.



Gittinse, ayagin degil yüregin götürdügü için gittin.
Gitmedinse, yüregin yetmedigi için gitmedin.
Yaptinsa, elin erdigi için degil aklin erdigi için
yaptin.
Yapmadinsa, elin ermedigi için degil yüregin yetmedigi
için yapmadin.
Gördünse gözün oldugu için, baktigin için degil,
gönlün oldugu için
gördün.
Eger gözü olan herkes görseydi, bunca "bakarkör"ün
varligini nasil ve
neyle
açiklardik? Eger göz görmenin yegane organi olsaydi,
gözü olmadigi
halde bir
çok göz sahibinin göremedigi hakikatleri gören kafa
gözü kör, kalp gözü
açik
yigidi nereye koyardik?



Görmedinse göz olmadigi için degil, hatta "göz bakmadigi" için degil,
"gönül akmadigi" için görmedin.
Tipki yapmadiklarini gönlün olmadigi için
yapmadigin gibi. Tarih bir ise bas koyanlarin, önce o
ise gönül
koyduklarinin sahididir.
"Yapacaktim ama, kimsem yoktu" deme.
"Kimsesiz" degilsiniz, "kimse, sizsiniz". O ise, sadik
yâriniz ve her an
yani basinizda hâzir ve nâzir yardimcinizdir.
Yapacagi iste onu hesaba katmayanlar besmelesizdirler.



Besmeleli olanlar,
yaptiklarini O'nun sayesinde, O'ndan aldiklari yetki
ve güçle, O'nun yardim
ve destegiyle yaptiklarinin bilincinde olanlardir.
O, elde var "Bir"dir. Gerisi sifir olsa ne yazar?
O'nu yaninda bilen kimseye muhtaç degildir, O'nsuz
olanin kimsesi
yoktur.
Görevini yapmak için sagina soluna ve dahi ardina
bakanlar, O'nun
gözetimi
altinda olduklarinin, O'na karsi sorumlu olduklarinin
suurunda
olmayanlardir.



"Yürüyecegim ama, kim gelecek?" deme, sadece yürü.
Yeter ki yürü ve iz birak. Zamana ve mekana bir soguk
damga gibi vur
ayak
izini. Yürüyüsünün tanigi olsun biraktigin izler. Hiç
iz birakip da
izlenmeyen birini gördün mü? Unutma ki iz birakanlar
mutlaka
izlenirler.
Hem baksana kendine! Sen, senden önce yürüyen
birilerinin izini
izlemiyor
musun? Bunu ancak yolcu oldugunu unutmayanlar,
yolculugu her seye
ragmen
sürdürenler bilir.



Zaten yol dedigin, izlerin icmalinden baska nedir ki?
Yolu yol kilan biraz da senin ve senden önce
yürüyenlerin izi degil
midir?
Zaman ve mekanda var olan tüm yollari, yolcular
açmamislar midir? Ve
yolun
kerameti yolcudan menkul degil midir?
Ve bir de "yapacagim ama, degerinin bilineceginden
umutlu degilim"
deme.



Bir kere umut dedigin imanin öz çocugudur. Çocuguna
kiyan anasini
aglatir.
Umuduna kiyma ki imanin aglamasin.
Etrafina bak, ne kadar umutlu adam varsa, hepsi de bir
seyler yapan,
deger
üreten, kiymet ortaya koyan kimselerdir. Yani yapanlar
umutlu, yatanlar
umutsuzdur. Handiyse birinin umuduna bakip onun
"yapanlardan" mi
"yatanlardan" mi oldugunu anlayabilirsin.
Hem yatanlarin umutlu olmasi hayra alamet degildir,
tabi ki yapanlarin
umutsuz olmasi da...



Degerini kim mi bilecek?
Bu kaygi sahte degerlere yakisan bir kaygidir. Sahici
degerler "Degerim bilinir mi acaba?" diye kaygi duymazlar.
Çünkü onlarin varligi ve hâlâ bir seyler yapiyor
olmalari, degerin
degerini
takdir eden birilerinin her zaman ve zeminde mutlaka
varolacaginin en
güzel
isbatidir.



Sami Hocaoglu